Kıvılcımlı Külliyatı – 1935’ler – DEMOKRASİ TÜRKİYE EKONOMİ VE POLİTİKASI HAKKINDA

DEMOKRASİ: TÜRKİYE EKONOMİ VE POLİTİKASI HAKKINDA (ANTİEMPERYALİZM+ANTİFEODALİZM)(ENDÜSTRİ, TOPRAK, SULH) 1937 yılında Emekçi Kütüphanesi Yayınları’ndan ilk baskısı çıkan bu kitap, daha sonra 1975 yılında Tarih Devrim Yayınları’nca yayınlanan “Emperyalizm Geberen Kapitalizm” kitabının içinde ve daha sonra Bibliotek Yayınlarınca yine Emperyalizm kitabına ek olarak iki kez yayınlandı. En son baskısı da tarafımızdan 2011 Mart ayında yapıldı. Kıvılcımlı kitabın niçin ve nasıl yazıldığını 1937 yılında ilk yayınlanışında yazdığı önsözde şöyle belirtir:“ÖNSÖZ“Cumhurbaşkanlığı Bürosu’nun gazetelerde çıkan genelgesini okudum. Ondan, ciddi memleket meselelerinin açık ve kollektif tartışılması devrine girdiğimiz anlamını çıkardım. Memnun oldum.“Doğrusu da, aldanmak başkalarının işine gelebilir fakat aldananın daima aleyhinedir. Bu gerçek şahıslar için olduğu gibi, milletler için de böyle değil midir? Ve aldanmamak için, her meselenin her türlü tartışılmasından daha kestirme yol var mıdır?“Yeni hava içinde yurda ilişkimi eserle göstermek için bu satırları kaleme alıyorum. Görüşümdeki nüans farkı ne olursa olsun, indi [kişisel, kendi inancına göre] kalmamaya, ilmi bir surette olanı olduğu gibi koymaya çalıştım. Ta ki memleket davasında beslediğim derin samimiyeti, hissiyatla değil, fikriyatla göstereyim.“Cumhurbaşkanlığı -şüphesiz şantaja ve şarlatanlığa kaçmamak şartıyla- herkes söylesin, dedi. Bana öyle geliyor ki, kötü bir alışkanlıkla, henüz herkes susuyor. Zaten meseleyi konuşmak için, ilk söz alan galiba ben oluyorum. Halis bir tartışmaya çığır açabilirsem ne mutlu!“Biraz acele kaleme alınan fikirlerim arasında, beşeri [insani] bazı kusurlar olabilir. Bunları benden sonra söz alacak vatandaşların düzeltmelerini candan dilerim.HİKMET KIVILCIMLI   Sultanahmet 28/9/937Bu önsözün dışında “ölüm yolculuğu”nda kaleme aldığı Günlük Anılar’da da bu eseriyle ilgili çok önemli saptamalarda bulunur:“Ölüm döşeğinde Mustafa Kemal, kendisini çoktan öldürmüş mumyalamış ve içinden çıkılmaz bir mezar-ehrama gömmüş bulunan finans-kapitale en son hizmetini yaptı: Toprak Reformu geveleyen İnönü’yü düşürdü. Yerine, İş Bankası haydut yatağında: ‘Bir torba altın verdim. Bana bir çuval altın getirdi’ dediği Celal Bayar’ı Başvekil yaptı.Bunu beklemiyor değildim. Hattâ ‘Emperyalizm’ kitabımda, yazılı olarak daha 1935 yılı, Bayar’ın 1937’de olduğu gibi, Türkiye Ekonomi ve Politikasının başına buyruk olacağını yazmış, 1950 DP saltanatını sezmiştim.1937 Darbesi, Naziliğin Türkiye’yi finans-kapital dehlizlerinden teslim alış prosesini taçlandırmıştı.Cumhuriyet’te Yunus Nadi, bu darbenin ‘Bir nöbet değiştirme’ olduğunu ‘Kamuoyu’na yutturmak istiyordu. Kadro kalpazanları bile, kendilerini kirli çamaşırlarıyla satın alıp adam etmiş bulunan İsmet Paşa yerine, ‘Celal Bey’in de pek güzel idare ettiği’ reklâmını yapıyorlardı.O vesile ile oturdum “Demokrasi: Türkiye Ekonomi Politikası”nı yazdım. Orada, ne dediklerim yayınlandı. Tekrarlamayayım. Onları demek ve yazmak değil, kimi kel fodul çalımlarla vakit öldürmek, Türkiye Solları için daha önemli imiş. Bakmadım bile maskaralara.” (Günlük Anılar s. 297) Günlük Anılar’ın başka sayfalarında da bahseder bu eserden Kıvılcımlı. Özellikle kitap yayınlanmadan ve yayınlandıktan sonra Nazım Hikmet’in bu kitabı yayınlamaması konusundaki uyarılarını hatırlatır. Nitekim Kitap daha yayınlanışından 4 ay sonra toplatılır. Toplatılma kararını buraya aynen aktaralım: “BAŞVEKALET KARARLAR DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ “Kararname“Karar sayısı 2/7829“Hikmet Kıvılcımlı tarafından yazılarak İstanbul’da Gütenberg matbaasında basılan ‘Demokrasi Türkiye Ekonomi Politikası” adlı broşürün zararlı yazıları taşıdığı anlaşıldığından, Matbuat kanununun 51. Maddesi mucibince satışının yasak edilmesi; Dahiliye vekilliğinin 18.11.937 tarih ve 7478/33, 7969/3 sayılı tezkereleri ile yapılan teklifleri üzerine İcra Vekilleri Heyeti’nce 15.12.937 tarihinde onanmıştır. 15.12.937                                                                  REİSİCUMHUR  K. Atatürk Ve altta bütün bakanların imzaları ”Burada bir nokta dikkati çekiyor.  Demek ki o zamanlar kitap toplatmak şimdiki gibi herhangi bir ilçe savcısının karar alıp bütün ülkede geçerli olması biçiminde değil, rutin bir işlem de olsa Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yapılıyor ve usule göre Cumhurbaşkanı dahi imzalıyormuş.1938 yılında Kıvılcımlı’nın deyimiyle “Nazım’ın şairane provakasyonu ile başlayan” Donanma davasına Kıvılcımlı da dahil edilir. Baştan sona bu dava ile ilgisinin olmadığını savunan Kıvılcımlı, ceza aldıktan sonra bütün temyiz yolları da bitince, Çankırı Cezaevinden  Başbakanlığa bir af dilekçesi yollar. Bu dilekçede de bu eserin adı ve önemi geçer. Dilekçe’den aktaralım:“… şuurlu bir vatandaş gibi, tamamen ilmi bir etüt mahiyetinde ve üslubunda olan ‘Demokrasi Türkiye Ekonomi ve Politikası’ adlı kitabı neşrettim. Kitabım toplatıldı ve ben tevkif olundum. Bir tek askeri şahsın yüzünü görmediğim, bir tek askeri şahsa canlı veya cansız herhangi bir vasıta ile dahi bir tek söz ve imada bulunmadığım mahkeme zabıtlarında münderiç[yer almış]bulunduğu halde, Donanma Kor Askeri Mahkemesi tarafından 15 yıl ağır hapse mahkum edildim. Muhakemem sırasında Hakimler heyetinin masası üzerinde tutularak defalarca sorgu esası yapılan ve nihayet suç delili diye hakimlarin kanaati vicdaniyelerine medar tutulan yegane şey mezkur eserimdi.” (Dilekçeden)Bu açık ifade, toplatma kararı ve şimdiye dek yapılmış birkaç baskıya karşın, popüler proflardan Cemil Koçak, bütün bilim namusunu bir yana bırakarak, “Muhalif Sesler, Tek Parti Döneminde” adlı araştırmasının 160. Sayfasındaki dipnotta: “Hikmet Kıvılcımlı’nın sözünü ettiği bu kitabı hakkında bilgimiz bulunmamaktadır. Kitap satışta değildir ve Kıvılcımlı külliyatı içinde de görülmemektedir.” Diyebilmiştir. Yorumları kendine aittir ama var olan, yargılanmış, toplatılmış ama daha sonra 3 defa daha basılmış bir kitabı yok saymak pek Koçak’ça bir “tarihçilik” olsa gerek. Kıvılcımlı’ya yapılan birçok bel altı saldırı gibi bu da cevapsız kalmamıştır. Yazar Emin Karaca, Haber Rüzgarı adlı sitede gereken cevabı yazmıştır ama Cemil Koçak’tan ses yok.Eser, SANAYİ, TOPRAK ve BARIŞ ana başlıklarında 3 bölümden oluşur.SANAYİ başlığında: “Modernleşmenin başında milli sanayi gelir. Milli sanayinin anası modern teknik, babası modern iş kuvveti (işgücü)dir. Bu iki üretici güç birbirinden ayırdolunamaz.”( s.11) dendikten sonra a) Modern Teknik, b) Modern İşgücü alt bölümleriyle  konu derinleştirilir.İkinci bölüm olan TOPRAK bahsine “Her milliyet davası gibi, ona bağlı olan her demokrasi devrimi de, her şeyden evvel temeli toprağa dayanan bir köylü meselesidir “ diyerek girer. Daha önce yazılmış ama çok daha sonraları yayınlanmış olan “İhtiyat Kuvvet: Milliyet, Şark”(Kürt Meselesi ) kitabında da bu gerçekliği Kürt ulusu açısından inceleyecektir. Uzun açıklamalardan sonra “Toprak Reformu geveleyen”dediği “İ. İnönü, bir prensibine daha sadık kalıyor, kitle işini kitle dışında koyuyor, gene İNSANI UNUTUYORDU.” (Kitap, s. 24)Nihayet son bölüm olan BARIŞ başlığında uzun uzun faşizm teşhiri ve eleştirisi yapılır. Alman ve İtalyan faşizmlerinin yayılmacılığına değinildikten sonra, şöyle denir faşizm tahlilinde: “Lâkin, bütün bu yırtıcılıklar barış ve demokrasi taraftarlarını korkutamaz. Bu saldırmalar can çekişen bir hayvanın son debelenişidir. Nazi Almanyası, asıl Almanya, asıl Alman milleti değil, Alman silah fabrikatör ve yunkerlerine kukla olan, en şoven, en mürteci, en suikastçı ve mütecaviz bir cihan afeti olan faşizmin başkaldırma veya başını yeme alametidir.” Kitap, s. 29)Hacmi küçük ama önemi ve etkileri büyük olan bu eser ne yazık ki yeterince değerlendirilmiş değildir. Kıvılcımlı izleyicileri arasında bile varlığından haberdar olanların sayısı çok değildir. Oysa günümüze de ışık tutacak önemde tespit ve tahliller içerir. Gelecek sayıda: TKP’nin Eleştirel Tarihi YOL serisine giriş.